reklam
reklam

KUL HAKKI « nevsehir haber

20 Haziran 2025 - 00:36

KUL HAKKI

Son Güncelleme :

31 Mayıs 2022 - 10:09

reklam
KUL HAKKI
reklam

İnsanlar toplumsal varlıklardır. Birbirilerine ihtiyaç duyarlar ve ihtiyaçlarını giderirler. Dayanışma halinde yaşamak zorundadırlar. Bu bir arada yaşamanın adı: Ailedir, komşuluktur, mahalle, köy, kasaba, şehir ve millettir. Hayvanlar bile hayatlarını ferdi sürdürmüyorlar, aile ve koloniler oluşturuyorlar. En küçüğünden en büyüğüne kadar topluluk hayatının sağlıklı ve huzurlu yaşaması aralarındaki güven duygusuna bağlıdır. İnsanlar arasındaki güven duygusu karşılıklı fedakarlıkları ve dürüstlüğü gerektirir. Toplumda “BEN” duygusu yerine “BİZ” duygusu hakim olmalıdır. Hiç kimse sınırsız hak ve hürriyete sahip değildir. Nefsi istek ve arzularını ilah edinemez. Allah, kullarına sayısız nimetler verirken bu nimetlerin kullanımını da belirli kurallarla sınırlamıştır. Allah’ın bahşettiği nimetleri kullanırken onun koyduğu kural ve sınırlara uyma mecburiyeti vardır. Bu sınırlar herhangi bir şekilde aşılınca “Kul Hakkı” çiğnenmiş olur. Yani başkasının hakkına tecavüz etmiş olunur. Halbuki Yüce Yaratan Şehitlerin bütün günahlarını bağışladığı halde onların kul hakkını bağışlamamaktadır. Yer yüzünde Allah’ın halifesi olarak yaratılan insanoğlu, bütün işlerini Allah’ın istediği şekilde ve onun rızası doğrultusunda yapmak zorundadır. Allah, hayatı ve dünya nimetlerini ona emaneten vermiştir. Onun rızası dışında kullanma lüksü yoktur. Şeytan, nasıl kibirlenip secdeden imtina etti cennetten kovulup lanetlendiyse, hayatının her safhasında ve her işinde Allah’ın rızasına aykırı davranan insan da ilahi cezaya müstehaktır.

Kul hakkı, maddi ve manevi tecavüz ve diğerinin sınırını aşmakla meydana gelir. Maddi yöndeki kul hakkı, alışverişlerdeki aldatmalarla, kusurlu mal vermekle, borcunu inkar ile, fahiş fiyat ve faiz uygulamasıyla, hırsızlık ve rüşvet yoluyla vs. olduğu gibi bağ, bahçe, arsa tecavüzleriyle de olur. Manevi yönden kul hakkı; iftira, gıybet, küfür, yalan şahitlik, tehdit, hakaret, alay gibi kötü söz ve davranışlarla meydana gelir.

Allah’ımız Bakara suresi 188. Ayette  “Mallarınızı aranızda haksız sbeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere vermeyin.” Rüşvetle iş görmeyin. “Rüşveti alan da veren de ateştedir.” Buyuruyor Peygamber Efendimiz (SAV). Nisa Suresi 29.30. ayetlerde de “Ey iman edeler, mallarınızı batıl yollarla (haksız sebeplerle) yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin, Allah size karşı çok merhametlidir.” “ Kim haddini aşarak ve zulmederek bunu yaparsa onu cehennem ateşine atacağız.  Bu Allah’a pek kolaydır.”  Sevgili Peygamberimiz (SAV)  “Yalan yemin ile bir Müslümanın hakkını alan kimseye Allah cenneti haram, cehennemi farz kılar” buyurur. Az da mı olsa Ya Rasulullah! diye soran ashaba “Ağaçtan ince bir dal bile olsa.” diye cevap verdiler.  Yine başka bir hadislerinde de “Bir kısım insanlar, Allah’ın mülkünden haksız bir surette mal elde etmeye girişirler. Halbuki bu, kıyamet günü onlara bir ateştir, başka bir şey değildir.” buyurdu.

Ashabı ile mescidi saadetlerinde otururlarken Efendimiz (SAV) ashabına :“Müflis kime denir?” diye sordular.  Onlar da “her türlü mal varlığını kaybeden kişidir.” dediler. Efendimiz “Hayır” dedi. “Ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevaplarıyla huzura gelir. Fakat şuna sövdüğü için, buna zina isnat ettiği, şunun malını yediği, bunun kanını döktüğü, öbürünü dövdüğü için iyiliklerinin sevabı o hak sahiplerine verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biter de bu sefer hak sahiplerinin günahları onlardan alınıp kendisinin üzerine yüklenen ve bu sebeple cehenneme atılan kimsedir.” buyurdular.

İsra 35. Ayette Yüce Rabbimiz, “Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir.” buyurduğu halde , ahiretsiz ve hesapsız dünya hayatı tasavvur edenler bu ikazın tersini uygular da “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarından tam ama onlara verirken ölçüp tarttıklarında noksan yapan hilekarlara yazıklar olsun.” buyurdu Rabbimiz. (Mutaffifin 1-3)

Peygamber Efendimiz (SAV) ticaretle uğraşanları şöyle uyarıyor: “Ölçek ve terazi kullananlar! Sizler önceki kavimleri helak eden iki işi üzerinize almış bulunmaktasınız. Zira Şuayp (AS)’ın kavmi Medyen halkı ölçü ve tartıyı hileli yaptıkları için korkunç bir çığlık (ses) hepsini öldürdü.” dedi. Günümüzün hilekar esnafına üzülmemek mümkün müdür? Aldattıklarını zannedenler, aldandıklarının farkında olmayacak kadar gaflet içindeler.

Kul hakkı yiyenlerin yegane kurtuluş yolu hak sahibi ile helalleşmek ve bir daha aynı günaha dönmemek üzere tevbe istiğfar etmektir. Bu kul hakkı maddi bir şey ise tazmin edilmelidir. Hak sahibi ölmüş ise mirasçılarına ödemelidir. Kamu hizmeti ve kamu malını üzerine geçiren kiminle helalleşecebilecek? Vakıf malını haksız yere yiyenler de aynıdır. Bunlar cennetin kokusunu alabilirler mi acaba? Yazık. Peygamber Efendimize bazı davalar gelirdi. Efendimiz, verilen ifadeye göre hüküm vereceği için davalıları uyarır ve derdi ki “ Ben sadece bir insanım, muhakeme olmak için bana geliyorsunuz. Belki biriniz delillerini sıralamada daha becerikli olabilir, meramını anlatabilir.  Ben de dinlediklerime göre o kişinin lehine kardeşinin hakkını alıp ona vermişsem bilin ki cehennemden ona bir pay vermişimdir.” Günümüzde en iyi avukatı tutanlar, yalancı şahit dinletenlerin vay haline!

İbadetlerimizdeki ihlas ve feyz, yediğimiz lokmaların helalliği kadardır. “Haram lokma yiyenin kırk gün ibadeti kabul olmaz” diye Peygamberimiz (SAV) hem ihlas ve feyze olumsuz etkisini hem de biyolojik olarak bir gıdanın vücuttan tamamen atılımının kırk günde tamamlandığına işaret etmiş oluyor. Hz. Ömer (RA) anlatıyor: “Hayber gazvesinde falan falan şehit olmuş, dediler. Bir başkasının yanından geçerken de filanca da şehit olmuş ya Rasulallah deyince Efendimiz (SAV) “Hayır ben onu ganimet mallarından haksız yere aldığı bir hırka içinde cehennemde gördüm.” buyurdu. “Ya Ömer git. Nida et ki ‘Cennete ancak mü’minler girebilecektir.’ Ben de böyle ilan ettim.”

Es’ad bin Zürare (RA), Taif seferinde Rasulullah’ın devesinin terkisine bindim. Rasulullah deveye her kamçı vuruşunda bana da değiyordu. Efendimiz bana dönerek “Yoksa kamçı san da mı değiyor” dedi. “Evet Ya Rasulullah;  anam, babam, canım sana feda olsun.” dedim. Cirane’ye inince “Şu davarları al, akşamki kamçıların bedeli” dedi. Saydım 120 davar: “Bunlar Efendimizin ganimetten kendi hissesine düşenlerden idi.

İslam devletinin adaleti uygulamak ve kişi hak ve hürriyetlerini korumak adına verdiği her ceza kul hakkının bu dünyadaki ödeniş biçimidir. Had ve kısas, tazir cezaları ne yazık ki terkedilmiş, zalim Avrupa’nın bir başka zulüm vasıtası olan kanunlar uygulanır olmuştur. Yedi masum insanı öldüren seri katil, devletin himayesinde cezaevinde. Fakir milletin rızkıyla beslenecek ama yedi ocaktan geriye kalan öksüzler, yetimler, dullar, ihtiyar ana babalar ömür boyu acı, ızdırap ve hasret içinde yaşayacaklar. Bunun adı da “Adalet” olacak. Bu necip millete bu haksızlığı reva görenlere asla hakkımızı helal etmiyoruz. Allah, şirk ile kul hakkını bu zulümler sebebiyle affetmemektedir. Ya faiz yoluyla milletin kanını emenler, ya stokçuluk-ihtikarla fahiş fiyatla kul hakkı yiyenler yarın Allah’ın huzuruna hangi yüzle çıkabilecekler? Yasak edildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yollarla yemeleri sebebiyle ve içlerinden inkara sapanlara acı bir azap hazırladık. Faiz yoluyla kul hakkı yiyenler kabirlerinden şeytan çarpmış gibi sersem olarak kalkacak, herkes de onun faizci olduğunu bilecek.” (Nisa 161 ve Bakara 25)

Kul hakkının en önde geleni şüphesiz ana-baba hakkıdır. Yakınlık ve daha çok birlikteliğe göre akraba hakkı, komşu hakkı, iş ve yol arkadaşlığı hakları, sevk ve idaresini üzerimize aldığımız resmi veya özel meslek arkadaşlığı hakları gelir. Bu arada hayvan haklarından da sorumlu olduğumuz unutulmamalıdır. Boynuzsuz koç, boynuzlu koçtan hakkını alacaksa ki alacak, insan olarak bizlerden de haklarını alacaklardır.

Derviş SAK

reklam

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

reklam
reklam