Dünyadaki en yaygın sağlık sorunlarından biri olan kanserler, cinsiyete göre farklılık gösterebiliyor. Özellikle “kadın kanserleri” olarak adlandırılan jinekolojik kanserlerde, erken teşhis ve etkin tedaviyle başarı oranları artarken, çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar için üreme koruyucu tedaviler de uygulanabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Prof. Dr. Yakup Kumtepe, kadın kanserleri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
En sık görülen kadın kanserlerine karşı önleminizi alın
Son yıllarda hızla artış gösteren kanser vakaları, dünyada kalp hastalıklarından sonra en sık görülen ölüm nedeni arasında yer almaktadır. Kadınlarda en sık meme kanseri başta olmak üzere genital organlara ait türlere rastlanır. Ayrıca toplumda kadın kanserleri olarak bilinen bu grubunda; rahim kanseri (uterus), rahim ağzı kanseri (serviks), yumurtalık kanseri (over), tüp kanseri (tuba uterina), vulva kanseri ile döl yolu kanseri (vajinal kanser) bulunur.
Çevresel faktörler kanser rakamlarının artışında etkili
Dünya her anlamda gelişip, ilerlerken bu durum kontrolsüz gerçekleşirse insan sağlığı açısından istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Örneğin; şişmanlık, sanayileşme, çevre ve hava kirliliğinin artması, hazır gıdalarla beslenme ve sigara gibi birçok kimyasal ürün, insan organizmasındaki kanser ve tümör oluşumunu önleyen engelleyici genlerin yapısını bozarak, kanser hücrelerinin gelişimine zemin hazırlar. Söz konusu olumsuz faktörlerin engellenmesi ve vakit kaybedilmeden acilen alınması gerekir.
Kanser ve çocuk isteği artık aynı cümlede geçebiliyor
Toplumda kanser hastalıklarının görülme sıklığının artması, evlenme yaşının ilerlemesi ve iş yaşamı nedeniyle gebe kalmanın ötelenmesi, kadınların yaklaşık yüzde 10’unda kanserle çocuk isteğini karşı karşıya getirebilir. Çocuk sahibi olmayan kadınlarda, kanser erken evrede yakalanmışsa, hastalığın türüne göre hormonal veya cerrahi tedaviyle sadece kanserli bölge çıkarılarak üreme yeteneği korunabilir. Bazı vakalarda çocuk sahibi olduktan sonra eğer gerekiyorsa cerrahi tedavi tamamlanabilir. Üreme koruyucu cerrahiler ve yapılan uygulamalar şu şekilde özetlenebilir:
Rahim ağzı kanseri: Bu hastalıkta üreme koruyucu cerrahi, dünyada 20 yılı aşkın süredir yapılmaktadır. Tedavi sonrası elde edilen sonuçların, gebelik açısından bakıldığında yüz güldürücü olduğu görülür. Erken evre rahim ağzı kanserinde sadece kanserli rahim ağzı bölgesi çıkarılır ve rahim ile vajina birleştirilir.
Rahim kanserleri: Bu kanser türünde hastaların yüzde 20’si 45, yüzde 5’i de 40 yaşın altında olur. Dolayısıyla rahim kanseri tanısı alan ve çocuk isteği olan hasta sayısı bir hayli fazladır. Eğer hastalık erken evredeyse yani rahim iç duvarı dışına yayılmamışsa ve hücre tipi çok kötü̈ değilse ilaçla tedavi edilip, kanser geriletildikten sonra hastanın gebe kalması sağlanabilir. Bu durumda progesteron tedavisiyle yaklaşık yüzde 70 oranında başarı elde edilir.
Yumurtalık kanserleri: Yumurtalık kanserlerinin tedavisinde üremenin korunması, son yıllarda gittikçe artan sıklıkta uygulanır. Özellikle erken yaşta görülen germ hücreli yumurtalık kanserleri ve borderline tip yumurtalık kanserlerinde sadece kanserli doku veya kanserli yumurtalık çıkarılıp, rahim ve karşı yumurtalık korunarak gebe kalmak mümkün hale getirilir.
Gelişmeler umut veriyor
Kanser vakalarının sayısındaki hızlı artışa rağmen, sağlık teknolojisi alanında atılan önemli adımlar kanserin erken teşhisini mümkün kılmaktadır. Ayrıca tıbbi bilgi ve cerrahi deneyimin artması da tedaviyi daha etkin hale getirir. Son 10 yılda üreme sistemi kanserleri hakkında klinik ve moleküler çalışmalar birçok bilinmeyene açıklık getirerek, kanseri oluşturan faktörlerin daha iyi anlaşılması sağlamıştır. Direkt kanser hücresine yönelik tedaviler, aşılar ve immün tedavi gibi yöntemlerin kullanılmaya başlanması da sağ kalım oranlarına katkıda bulunmaktadır.
Kapalı cerrahi hasta konforunu artırıyor
Dünyada ve Türkiye’de hızla gelişen cerrahi teknikler ve kapalı cerrahi uygulamalarının yaygınlaşması, erken iyileşme ve açık ameliyat risklerinin azalmasına yardımcı olmaktadır. Tüm bunlar kanserin erken teşhisine ve etkin tedavisine de ciddi anlamda katkı sağlar. Laparoskopik ve robotik cerrahinin rahim, rahim ağzı ve erken evrede yakalanmış yumurtalık kanserlerindeki etkinliği giderek artmaktadır. Kapalı cerrahi olarak tanımlanan bu yöntemler sayesinde hastanın hastanede kalma, iyileşme, iş ve sosyal yaşama dönme süresi kısalır. Ayrıca kozmetik açıdan önemli bir cilt hasarı da yaşanmamaktadır.