
NEVŞEHİR(TRENDHABER)- Kentsel gerilla savaşı stratejisini benimseyen Marksis-Leninist çizgide kurulan Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi(THKP-C) örgütünde aktif görev alan ve örgüt adına birçok eylem yaptıktan sonra 19 Şubat 1972 tarihinde polis ile giriştiğe çatışmada ölü ele geçirilen eli silahlı Ulaş Bardakçı’nın ismi Hacıbektaş ilçesinde sokağa verilirken, eli kalem tutan ve binlerce Nevşehirlinin öğretmenliğini yapan rahmetli Adil Uğurlu öğretmenin adı halen herhangi bir sokak,cadde veya bulvara verilemedi.
Nevşehir’in geçmişte yaşayan insanlara karşı bir vefa duygusunun ,İstanbul’da bir semt adı olmaktan artık çıkartılması gerektiğine yürekten inanıyoruz.
Hacıbektaş Belediyesinin eli silah tutan bir ilçe sakininin isminin Hacıbektaş ilçesinin sokağında yaşatılması yönünde karar alındığı bir süreçte ,ilerlemiş yaşına rağmen yıllar önce eğittiği öğrencilerin okul numaralarını bile hafızasında tutabilecek bir büyük hafızaya sahip Adil Uğurlu öğretmenin isminin öncelikli olarak hayata gözlerini yumduğu Nar beldesi başta olmak üzere Nevşehir’de de yaşatılması yönündeki taleplerimizi ilgililerimize bir kez daha iletiyor, Allah’ın rahmetinin üzerine olması için dua ettiğimiz Adil Uğurlu hocamız ile ilgili geçmiş yıllarda yaptığımız bir haber metnini siz değerli okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.
BU ÖĞRETMENİN KÖLESİ OLUNUR
BİR HARF ÖĞRETMEK İÇİN 2 YIL TATİL DIŞINDA HER GÜN 36 KM YOL YÜRÜDÜ
Eli öpülesi efsane öğretmen
Nevşehir’in yaşayan efsane isimlerinden emekli öğretmen Adil Uğurlu’nun öğretmenlik yaşamı,bugüne ve geleceğe yönelik ciddi dersler taşıyor.Öğrencilerine bir harf öğretebilme adına tatil günleri dışında,yaşadığı Nevşehir’in merkez ilçeye bağlı Nar beldesi ile Gülşehir ilçesi’ndeki ilkokula gidebilmek için gidiş ve dönüş olmak üzere her gün toplam 36 km. yol yürüyen cefakar ve fedakar öğretmen Adil Uğurlu’nun anlattıkları,Türkiye’nin eğitimde nerden nereye ulaştığını da gözler önüne seriyor. Uğurlu “Şimdi de olsa gücüm yetse hiç çekinmeden aynı şeyi yapardım,öğrencilerimin başarısı bana bu sıkıntılarımı unutturur. ” dedi.
Nevşehir’in yaşayan en eski eğitimcisi ünvanını da elinde bulunduran Adil Uğurlu, 05 Ağustos 1920 yılında doğduğunu belirten Uğurlu ” ilkokulu Nar’da, ortaokul ve liseyi Nevşehir merkezde bitirdim. Öğretmen Okulunu ise Adana Erkek Öğretmen Okulunda okudum. 1938- 1939 Eğitim Öğretim yılında da öğretmen okulundan mezun oldum” dedi.
Öğretmenliğe, 1939 yılında, 19 yaşındayken Isparta’ya bağlı Senirkent İlçesi’nin Uluborlu Beldesi’ndeki Turan İlkokulu’nda başladığını belirten Adil Uğurlu, ” 5 yıl burada görev yaptıktan sonra Nevşehir’in o zamanki adıyla Arapsun (Gülşehir) kazasında 1944 ve 1946 yılları arasında görev yaptığını söyledi.
Mesleğe ilk başladığında 40 Lira 25 kuruş maaş aldığını belirten Uğurlu, maaşının 10 YTL’sini Nevşehir’deki ailesi ile paylaştığını, kalanı ise temel ihtiyaçları ve okulun ihtiyaçlarının giderilmesinde kullandığını söyledi.
Her gün 36 kilometre yol yürüdü
Nevşehir’in Nar Beldesi’nden, Gülşehir kazasında görev yaptığı okula gidebilmek için 2 yıl boyunca her gün 36 kilometre yol yürüdüğünü belirten Adil Uğurlu şunları söyledi:
“”Görev yaptığımız dönemde bu zamanda olduğu gibi motorlu araç yoktu. Diğer yanda Gülşehir İlçesi’nde uygun bir ev de bulamamıştım. 2 yıl boyunca ikamet ettiğim Nar Beldesi’nde saat 04.00 gibi kalkar, yaklaşık 18 kilometrelik yolu 2 saat 45 dakikalık bir sürede tamamlayarak okula ulaşırdım. Özellikle kış aylarında kar kalınlığının kimi yerde 1 metreye ulaştığı o dönemde çok sıkıntı çekerdik. Ama öğrencilerime bildiğim bir şeyi öğrettiğimde ve sonrasında onların elde ettiği başarılarla bu sıkıntılarımı bir çırpıda unuturdum. Cumartesi günleri dersler öğleye kadardı. Öğle saatlerinde ders çıkışında Çat yolu üzerinden 2- 2,5 saatlik yürüyüşle Nar’a geliyor, Pazartesi günü yine aynı yolla okula gidiyordum. Çok erken yola çıktığım için hayatımda derslere hiçbir dakika bile geç kalmadığım gibi çoğu kez okulu da ben açıyordum. O yıllarda araç yoktu. Ulaşım genelde at veya eşekle olurdu. Ben yürürdüm. Sabah ezanı Çat’ta okunurdu. Gülşehir’e erken vakitte gider, evimde bir iki saat dinlendikten sonra saat 08.15’te okula giderdim. Çoğu kez Gülşehir’de kalan öğretmenler bile daha okula gelmemiş olurdu. 2 yıl böyle geçti. Oradan Nevşehir merkez 30 Ağustos İlkokulu’na tayinim çıktı. Orada da 28 yıl 4 gün çalıştım. Yine okula Nar’dan yaya olarak okula giderdim. Orada normal yürüyüşle 35 dakika, hızlı yürüyüşle 25 dakika sürerdi. Her gün sabah saat 07.00’de okul kapısından içeri girerdim. Daha okula hizmetliler bile gelmemiş olurdu. 30 Ağustos İlkokulu’nda 18 yıl 4 gün müdürlük yaptım. Sabah okula en erken ben gider, her gün sınıfları dolaşırdım. Sınıfların temizliğine, tertibine, kışın sobanın hazır halde olup olmadığına bakardım” dedi.
Disipline önem verirdim
Disipline çok önem verdiğini anlatan efsane öğretmen ” ama disiplin dayakla değil, tutum, davranış ve sözlerle olur. Öğretmenlik ve müdürlük hayatımda çok az dayak attım. Ama öğrencilerim benden hem korkar, hem de çok severdi. Aynı şekilde öğretmen ve hizmetlilerde. Bilerek yapılan hata veya ihmali affetmezdim. Duruma göre gerekli cezayı kim olursa olsun verirdim. Şu anda Nevşehir merkezde çok sayıda esnaf öğrencim var. Ne zaman dükkanlarının önünden
geçsem hazır ola geçerler, ellerinde sigara varsa hemen yok etmeye çalışırlar, çay, kahve ikram etmeden bırakmazlar. Buna arkadaşlarım şahit olunca çok şaşırırlar “ yahu bunlara ne yaptın da, sana bu kadar saygı gösteriyorlar” derler.
Öğrencilerimden üst düzey asker, öğretmen, mühendis, doktor olan çok sayıda insan var. Çok sayıda kurmay subay var. Bir tanesinin korgeneralliğe kadar yükseldiğini duydum. Sonrasını bilemiyorum. 28 yıl öğretmen ve idarecilik yapınca çok sayıda öğrencim var. Özellikle Nevşehir merkezde esnaf olanları görüyorum. Çok saygı gösterirler. Öğretmenliğin zaten güzelliği buradadır. Bunu görünce “ben bir şeyler yapmışım” derim ve çok mutlu olurum” şeklinde konuştu.
Öğrencilerini okul numaralarıyla hatırlıyor
Nevşehir’deki 30 Ağustos İlkokulu’nda 28 yıl görev yapıp, bunun 18 yılını müdür olarak yaptıktan sonra 54 yaşında emekli olan 35 yıllık öğretmen Adil Uğurlu, hizmet verdiği dönemlerde bir gün bile sağlık raporu almadığını belirterek sözlerini şöyle tamamladı, “”Halen okuttuğum bir çok öğrencimi okul numarası ile hatırlıyorum. Eğitime 35 yıl süre ile yüreğimi verdim. Sadece öğrencilerimden ayrı kalmamak için bir tek gün bile sağlık raporu almadım.
30 Ağustos İlkokulu’nda 425 öğrenci vardı. Bunların tamamının adını soyadını ve okul numarasını hafızamda tutardım. Bir gün öğretmenlerden birine dedim ki “ takip et, birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar çocukların numaralarını ezbere okuyacağım. Okudum, sonunda 6 veya 7 yanlışım oldu. Hayret etmişti. Şahsı görünce önce numaraları aklıma gelir. Örnek 274 Abdullah Uluer, 1972- 73 mezunu. Sınıfın birincisi idi. Özellikle matematiği çok iyiydi. Daha ben soruyu sorar sormaz kafasında çözerdi. Şu anda Nevşehir’de kitapçılık yapıyor. Boş zamanlarda resim çalışırdık. Çok kabiliyetli öğrenciler vardı. Çoğunun resimlerini hala saklarım. Sık sık bunları açar, hatıraları tazelerim.
Hala kitap okuyor
Gösterilen hürmetten çok seviniyorum. Çalıştığım yıllar aklıma gelir. Öğretmenler diğer memurlar gibi değil. Kitaplığımda çok sayıda kitabım var. Gözlerim yoruluncaya kadar hala kitap okurum. Boş vakitlerimi böyle geçiriyorum. Başka türlü vakit geçiremiyorum.”

