NEVŞEHİR(TRENDHABER)- Öncelikli olarak turizm başta olmak üzere Tarım, Hayvancılık, Madencilik ve Sanayi sektörlerinde, değerlendirilebilecek tahminler ötesi büyük POTAnsiyeli olmasına rağmen, bu alanlarda etkin bir POTA bulamayan ve bu kapsamda GÜBRE sanayiinde en temel POTAsyum cevheri konumundaki GÜVERCİNLERİN üretimlerinin artırılması ve bu kapsamda elde edilecek GÜBRELERİYLE YERLİ VE MİLLÎ bir GÜBRE ÜRETİMİ YAPILMASI konusunda bırakın projelerini, düşüncesinin bile ifade edilemediği bir şehir profili var karşımızda.
Günü kurtarma, günlük meseleler, laga luga gibi anlamsızlığın dik alasını oluşturma noktasında adeta LAYLAY LOM düşünce ekseninden başka bir değer oluşturamadığı için GARİBİN GARİBİ şehir unvanına layık görüldüğüne inandığımız, amma lakin ne ters bir değerdir ki Kapadokya gibi dünya ülkelerinin TÜRKİYE’de bilebildiği ender bir iki şehirlerinden de biri olmasına rağmen, üzerinde hayat süren bizlerin böylesi bir MARKA DEĞERİ bile KULLANMAMA adına bin bir fırıldakların döndürülmeye bir özel gayret gösterildiği sakin,sessiz bir Anadolu diyarı şehrim.
Turizmde 5 milyon yerli ve yabancı turistin ziyaret etmesine rağmen, sadece ve sadece balon, belki belki at turu ve ATV turu, belki birazcık müze ve örenyeri gezisi, akşam da eğer olur ise Türk Gecesi etkinliğine imza atabilmeyi başarmanın dışında siyaset erbaplarımız başta olmak üzere idareci ve STK’ların BİR VE BERABER OLMAK ŞARTI içerisinde hareket edip de; ‘Yahu bu turistlerin sayısal bazda artırılması için şehrimize gelen turistleri daha farklı noktalara da yönlendirip, şu kalış sürecini acaba nasıl artırabiliriz?, Göre’de Çat’da Nar’da veya bir başka yerlerde inanın hiç ama hiç önemli değil, yeter ki turistik potansiyeli olan bir yer olsun yeter, oralarda neyi nasıl ve ne şekilde yapabiliriz ki tabana yayılı bir turizm gelirini nasıl üst noktalara taşıyabiliriz ? ’ tarzı bir projeler demetini bir kenara atın, bu konuda bir düşüncenin bile ortaya konulmadığı işte öyle bir şehir haline gelmiş garibanlar şehrim.
Turizmin ana lokomotifliğinde TARIM,HAYVANCILIK,MADENCİLİK VE SANAYİNİN tahminler ötesi ciddi bir gelişim süreci içerisine girebileceği günümüz dünyasında , bu alanlarda ciddi bir istihdam potansiyeli ile birlikte üretim ve buna dayalı olarak da ihracatta rekorlara imza atılabilecek temel maksimum değerlere sahip olduğumuzu düşünegeldiğimiz, zavallılık ve biçarelik içerisinde sızım sızım sızlanan bir şehir duruyor karşımızda.
Yazık hem de çok yazık Rabbimin bu denli verdiği onca sonsuz nimetlere karşın , halen vurdumduymazlık içerisinde bulunuyor olmamızı halen anlayabilmiş değiliz.
Mesela Neden Nevşehir, toplamda bugüne kadar 10-15 ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİNE sahip olmamış ?
Neden bugüne kadar dünya turizmine YERALTI ŞEHİR DESTİNASYONU kavramını yerleştiremedik acaba ? , şehrim merkezinin yanı sıra Derinkuyu, Acıgöl, Gülşehir, Avanos, Ürgüp ‘de bilinen sadece 37 yeraltı yeraltı yerleşimi var,yani 5 bin yıllık bir yaşanmışlıkları için neden bunlara bir hikaye bulamıyoruz ?. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın pek bi muhteremlerine göre’ Yeraltı şehirleri birbirine benzediği için diğer yeraltı şehirlerini açmak isabetli olmaz ‘ düşüncesini bayraklaştırdıkları günümüzde , ülkemizin yanı sıra dünyanın allı felli bilim insanlarının bile zaten sırrını net olarak çözemediği, ilginçliğinin yanı sıra günümüz şartlarında bile yapılması mümkün olmayan onlarca yeraltı şehrini neden bir tek DESTİNASYON olarak önce elbette TÜRK TURİZMİNE, sonrasında da DÜNYA TURİZMİNE kazandırmadık ki ?
Rabbim KOZAKLI’ma vermiş jeotermal enerjiyi, elbette insanlarımızı konutlarında ısıtalım, ama gelin SERACILIĞI daha ama daha da artıralım. Yahu KARAHASANLI köyündeki 1 milyon 360 bin metrekarelik alandan söz etmiyoruz, belki 10 milyon metrekareyi bile aşan Kalaba, Çalış, Topaklı, Kuruağıl, Akpınar, Abdi, Ayli, Paşalı ve Üçkuyu köylerini de içine alan tarım arazilerinde NEDEN JEOTERMAL ENERJİDEN YARARLANIP SERACILIĞI yaygınlaştırmayalım ki ? 21 değişik rahatsızlığın giderilmesinde etkili olan KOZAKLI TERMAL tesislerinde, 3. Yaş turizmi ile özellikle AVRUPALI turistleri neden yıllar yılı KOZAKLI mıza çekemedik ki ? neden jeotermal enerjiden elektrik üretimi yapmayalım ? , Yaş meyvelerin kurutulması için tesis veya tesisler kuramayalım ki ?
Elbette Hayvancılık ve Madencilik alanında potansiyel gücümüz var.
İç Anadolu Bölgesinin en önemli ET ENTEGRE TESİSLERİNİ bu bölgede neden yapılandırmayalım ? Özkonak veya Kalaba bu iş için biçilmiş kaftan adeta. Yalansam yalan deyin.
DEV TAVUK ÜRETME ÇİFTLİĞİ oluşturmamıza bir engel mi var, Mesela Rusya, İsrail veya ABD karşı mı çıkıyor böyle bir tesis yapılanmasına? . Merak etmeyin sadece bölge insanlarımız değil, bölgemde 35 bin yatak kapasitesine sahip 700 ü aşkın turistik tesis var. BUNLARIN TAMAMINDA KALAN MİSAFİRLERİMİZ SADECE VE SADECE KOYUN VE DANA ETİ YEMİYOR, öyle değil mi ?
Ülkemin en zengin PERLİT Maden yataklarından ikisi de ACIGÖL ve DERİNKUYU ilçem sınırlarında, Stratejik değerdeki madenimizden hiç söz etmiyoruz bile.
Tüm bunları niye yazıyorum biliyor musunuz, İnanın haberim yoktu sahip olduğu bazı temel dinamiklerden. Elbette GEBZE’yi biliriz ama ülke ekonomisine sağladığı bu denli KATMADEĞERİN Bu denli olduğunu siz değerli okurlarımızdan özür dileyerek söylemek isterim ki, inanın bilmiyordum. Gebze bugün sahip olduğu temel ekonomik POTAnsiyel ile toplamda ülkemiz genelindeki 33 ŞEHİRDEN daha büyükmüş. İZMİR gibi bir BÜYÜKŞEHİR’de 97 adet AR-GE varken sadece GEBZE’de 110 AR-GE Merkezi varmış. 10 tane OSB alanına sahip olduklarını falan yazmıyorum ha, Her ne kadar TEK BİR İLÇE OLMASINA RAĞMEN 4 adet VERGİ DAİRESİ BİLE VARMIŞ. İhracatta KOSKOCAMAN İSTANBUL’dan sonra 2. sırada olduğunu da ilave edelim GEBZE’mizin,Maşaallah .Rabbim kazançlarını artırsın GEBZE’Yİ GEBZE YAPAN KARDEŞLERİMİZİN, HELAL OLSUN SİZE GEBZELİ tüm ama tüm kardeşlerim. Rabbim iş ve işlemlerinizde yâr ve yardımcınız olsun inşallah.
Ama biz, halen LAYLAY LOM edebiyatına devam edelim, olmaz mı ? Bu , belki şehrimin büyüme, gelişme ve kalkınma için ideal olabilir!!!
En iyisi BÜYÜME, GELİŞME VE KALKINMA kelimelerinin bu şehirde kullanımını bile yasaklayalım.
Bu kelimelerin taşıdığı anlam ve manalarına yönelik bir atılım olmadığı için bu kelimeleri kullanmamıza da gerçekte hiç mi hiç gerek yok kanaatindeyiz.
Biliyorum ki her daim olduğu gibi bu yazdıklarım yine okunmayacak, hiç ama hiç önemli değil, NASIL OLSA, Yüceler Yücesi Rabbimiz, hem görüyor, hem işitiyor nasıl olsa. Bu bile yeter bize.
